top of page

Yapay Zeka ve Toplumsal Cinsiyet - "Yapay zekâ çözümün bir parçası mı?"

"More Human Than Human' Is Our Motto" Blade Runner’ın en önemli sahnelerinden birinde geçer bu diyalog. İnsan formunda android üreten bir şirketin mottosudur. Gerçekten de böyle midir peki? Yapay zekâ insanlardan daha insani olabilir mi? Söz konusu cinsiyet eşitliğinin geleceği olduğunda yapay zekâdan medet umabilir miyiz? Yoksa yapay zekâ sadece kendisini geliştiren insanların değerlerinin, yargılarının farklı bir versiyonu, bir yansıması mıdır?



Yapay Zekâ, gelecekte günlük hayatımızın her alanında daha da önemli bir rol oynayacak. Tam da bu nedenle yapay zekanın toplumsal cinsiyet eşitliğini, özellikle de dünya nüfusunun yarısından fazlasını temsil eden kadınları nasıl etkileyeceğini bugünden tüm yönleriyle ele almak zorundayız.


Yapay zekâ (YZ), en kolay tanımıyla algoritma adı verilen bir dizi matematiksel kuralların veri kümelerini sınıflandırması, analiz etmesi ve bunlardan tahminler çıkarması için kullanılan bilgisayar işlemleridir.


YZ algoritmaları, modellemeleri tanımlayabilmeleri, tahmin yapabilmeleri, eylem önerebilmeleri, alışılmadık durumlarda ne yapacaklarını anlayabilmeleri, veriler yenilendikçe öğrenmeye devam edebilmeleri ve böylece zaman içinde gelişebilmeleri için büyük veri kümeleri kullanılarak eğitilir.


YZ tarafından oluşturulan modeller, tahminler ve önerilen eylemler, kullanılan bu veri setlerinin doğruluğu evrenselliği ve güvenilirliği, kullanılan algoritmaları geliştirenlerin ve teknolojiyi şekillendirenlerin doğal varsayımlarının, önceliklerinin ve önyargılarının birer yansımasıdır. Yani YZ teknolojisini geliştirilenlerin, şekillendirenlerin öncelikleri YZ’nın toplumları nasıl etkileyeceğini de belirler. Bu nedenle bu teknolojilerin bir yönünün sosyal konulara da eğilmesi ve bu konuda eğitilmesi toplumların hassasiyet içeren konulara olan yaklaşımında da belirleyici rol oynar.


2019'da UNESCO, yapay zekâ ile çalışan uygulamaların bazılarında kodlanmış cinsiyet ön yargılarının etkisinin incelendiği ve dijital ekosistemdeki küresel cinsiyet uçurumlarının üstesinden gelmeyi hedeflediği bir araştırma raporu hazırladı. “I'll Blush if I Could” adlı bu rapora göre genel olarak eğitilmiş YZ veri setlerinde cinsiyet ön yargıları bulunduğu görüldü.


Bu açıdan değerlendirildiğinde algoritmalar ve bu algoritmalarla çalışan uygulamaların bulunduğu cihazlar, toplumsal cinsiyet ayrımcılığının yayılmasına ve güçlenmesine neden olabilecek potansiyele sahip gözüküyor. Bu cinsiyet ön yargıları, kadınları küresel ölçekte daha fazla damgalama riski taşıyor.


YZ’nın toplumlarda artan yaygınlığı da göz önüne alındığında, bu gerçek, kadınları ekonomik, politik ve sosyal hayatın tüm alanlarında daha da geride bırakma riskiyle karşı karşıya bırakacaktır.


Yapay zekâ aynı zamanda iş hayatındaki otomasyon uygulamalarının gelişmesi ile kadınların ekonomik olarak güçlenmesi ve iş gücü piyasasındaki fırsatları üzerinde de olumsuz bir etki sağlayabilir. IMF ve Kadın Politikası Araştırmaları Enstitüsü tarafından yapılan araştırmalar, kadınların iş otomasyonları nedeniyle erkeklerden önemli ölçüde daha yüksek oranda işlerini kaybetme riski altında olduğunu ortaya koyuyor. Bu nedenle, otomasyonun iş kayıpları üzerindeki etkilerini azaltmak için yeniden eğitim ve yeniden beceri kazandırma stratejileri açısından kadınların geride bırakılmaması dikkatle incelenmesi gereken bir konu.


Öte yandan, toplumsal cinsiyet eşitliği için tehdit oluştursa da diğer taraftan yapay zekanın baskıcı toplumsal cinsiyet normlarına meydan okuyarak olumlu değişiklikler yaratma potansiyeline sahip olduğunu da görmemiz gerekiyor.


Örneğin, YZ destekli bir işe alım yazılımının kadınlara karşı ayrımcılık yaptığı tespit edilirken, toplumsal cinsiyete duyarlı yapay zekâ yazılımları, işverenlerin işgücü çeşitliliğini artırmak için daha kapsayıcı cinsiyete duyarlı bir dil kullanmalarına ve iş tanımları geliştirmelerine yardımcı olabilir. Bu nedenle YZ, toplumsal cinsiyet eşitliğini ilerletmek için çözümün bir parçası olma potansiyeline de sahip.


Özel sektör, akademi ve sivil toplum kuruluşları, toplumsal cinsiyet eşitliğindeki gerçek ilerlemenin kadınların şirket, sektör ve politika kararlarının alındığı yerlerde adil bir şekilde temsil edilmesini sağlamada yattığını anlayarak yapay zekâ ve ötesindeki toplumsal cinsiyet ön yargılarının nasıl aşılacağına ilişkin çalışmalarda bulunmalı.


Endüstrinin sağlam ve toplumsal cinsiyeti kapsayan YZ ilkeleri, yönergeleri ve etik kuralları geliştirilmesi bu yönde yapılacak ilk ve en önemli adım olarak görünüyor. YZ teknolojisinin henüz çok başlarında olduğumuz için mevcut YZ süreçlerinde etik ilkelere haliyle rastlamak pek mümkün değil. Hatta, nihayetinde bu teknolojiyi şekillendiren, güçlendiren ya da yatırım yapanların önceliklerinde ya da şu aşamada akıllarında bu konunun olmadığını bile varsayabiliriz. Ancak STK’lar, özel sektör ve akademinin beraber çalışmaları ile güçlü bir vizyon ortaya koyulabilir ve YZ’nın filizlendiği bu dönemde gelecek nesiller için toplumsal cinsiyet eşitliği adına çok sağlam adımlar atılabilir.



 
METROPOLİS KÖŞE YAZARI

Yazan: Onur Irmak

WALKS Kurucusu

onur.irmak@walks.com.tr


bottom of page